Böbreğin Yapısı Ve Görevleri
Karın arka duvarında, bel bölgesinin iki yanında her biri ortalama 10 cm boyunda, 150 gram ağırlığında, kuru fasulye tanesi biçiminde iki adet böbrek vardır. Her böbreğin üst tepesinde kana önemli hormonlar salgılayan birer "böbreküstü bezi" bulunur.Böbreğe bağlanan atar damar, toplar damar, sinirler ve idrar kanalı "bilum" adı verilen karın bölgesinden giriş yaparlar.
Böbrek ana dokusu yaklaşık bir milyon "nefron" adı verilen mikroskobik kılcal damarlar yumağından meydana gelmiştir. Böbreklerin görevi şöyle özetlenebilir.
• Kanın asit-baz dengesini sabit tutmak.
• Vücudun su ve elektrolit dengesini sağlamak.
• Zararlı maddeleri idrar yoluyla vücuttan dışarı atmak.
Bir insan böbreksiz ancak 2-3 hafta yaşayabilir. Böbreklerin çalışması, böbreküstü hipofiz, iç salgı bezlerinin salgıladığı hormonlar ve sinir sisteminden gelen sinirlerle idare edilir.
Böbrekler, kandaki zararlı maddeleri vücut için fazla olan su ile birlikte idrar kanalına boşaltırlar. İdrar kanalları 20-25 cm uzunluğunda olup idrar torbasına açılırlar. İdrar torbası dolunca, uyarıcı hormonlar tarafından organizma haberdar edilir. Böylece idrar boşaltma ihtiyacı duyarız.
Böbrekler
İnsanda herbir böbreğin ağırlığı 120 160 gr. uzunluğu 10-12 cm. genişliği 6 cm, kalınlığı 4 cm 'dir.
Böbrek dokusunun %80'i sudan, %4'ü yağdan, % 15'i protein ve % 1 'i inorganik tuzlardan oluşur. Böbrekler toplam vücut ağırllğllilil binde 51'ini meydana getirir.
Böbrekte, görevleıi kam süzmek olan 2 milyar kadar böbrek cisimciği vardır. böbrekteidrar'lli yoğunlaştığı tubulus adı verilen borucuklann toplam uzunluğu 100 km.dir. Böbreğiniçindeki em ilim yüzeyi 20 m2 kadardır.
Her gün böbreklerden 1500 litre kan geçer. Geçen kandan 180 litre sıvı süzülür. Birinci idrar adı verilen ilk süzülen sıvının büyük bölümü tekrar geri emilerek sonuçta 0.5 ila 4 litre arasmda idrar vücuttan atılır.
Böbrekte her gün kandan süzülen birinci idrarın içindeki 1 kg. sofra tuzu, 500 gr. sodyum bikarbonat, 170 lt. su, 11 gr. protein, 170 gr. şeker ve bir çok metabolik madde geri emilir. Buna karşılık hergün 27 gr. üre, 1.7 gr. keratinin, 5gr. sodyum ve diğer metabolik ürünler idrarla atılır. Böbrekler görevlerini yerine getirmek için günde 30 lt. oksiien harcarlar.
Böbrekler çalışırken dakikada 100 kalori ısı enerjisi açığa çıkar. Kalple bir dakikada atılan kanın % 20'si böbreklere girer. Böylece 100 gr. böbrek dokusuna dakikada 150 cm3 kan gelir. Kam böbrekler taşıyan atar damarın çapı ise 13 mm. dir. İdar kesesi esnek bir organdır. İdrar kesesinde 1/4 lt. idrar toplandığında kesenin çapı 8 cm. olur. Kesede 1/2 lt.idrar bulunduğunda ise çap sadece 2 cm. artarak 10 cm.ye çıkar. İdrar kesesi 1/2 lt. idrarla dolduğunda meydana gelen basınç, kesenin iç yüzeyinde cm2'de 12 gr. dır.
Böbreklerimiz vücut sıvılarının yapılarlm kontrol ederler,istenmeyen Kimyevi maddeleri sidik denilen eriyik ile dışan atarlar. Bu eriyiğin hazırlanabilmesi için su içmemiz gerekir. İçeceğimiz suyun miktarını ise beynimizin hipotalamus denilen bölümünde bulunan özel bir su içme merkezi tesbit eder. Vücudumuzdaki sıvıların miktarı, toplam ağırlığımızın % 1'i kadar azaldığında, hipotalamustaki merkez susuzluk hissi duymamızı sağlar ve biz su içeriz. Susuzluk hissini bizde uyandıran ise; tükürük bezleridir. Bu bezlerin yeterince salgılama yapmaması sonucunda ise, ağzımız kurur ve susadığımızı anlarız.
Su kaybı, vücut ağırlığının % 10'una ulaştığı zaman hücreler üzerlerine düşen görevleri gerektiği gibi yapamazlar ve bu durumun ardından ölüm gelir. Bu olay birkaç günlük susuzluk neticesi bile olabilir. Oysa, vücudumuzdaki yağ ve protein yedeklerimizden faydalanarak açlığa çok daha uzun süre dayanabiliriz. Beyindeki su içme merkezi, böbrekleri de etkileyerek onlara su tutma direktifi gönderir. Bu şekilde hazırlanan sidik çok daha yoğundur ve hacim olarak da azdır.
Böbreklerimizin, vücudumuzun su miktarını kontrol konusunda şaşmaz bir hassasiyeti vardır. Eğer 1 lt.
suyu çabucak içersek, üretilen sidik miktarı da hemen hemen 1 lt. artacaktır. Böbreklerimiz. vücutta ne kadar su bulunduğunu bilir ve sidik miktarını azaltarak veya çoğaltarak su seviyesini gerektiği ölçüde tutmayı başarır.
16:08 | Yorum ekle | İleti gönder | Sabit Bağlantı | İzleme notlarını görüntüle (0) | Bloga al | Sağlıkböbrek hastalığından korunmanın yolları
Böbrek hastalıklarından korunmanın yolları
Dr. Jan Klod Kayuka, yazı dizimizin beşinci bölümünde binlerce kişiyi etkileyen böbrek hastalıklarından korunma yöntemlerini anlattı: "Böbrek hastalığı son derece sinsi şekilde ortaya çıkıp insanın tüm hayatını etkileyebiliyor" Dr. Jan Klod Kayuka, yazı dizimizin beşinci bölümünde binlerce kişiyi etkileyen böbrek hastalıklarından korunma yöntemlerini anlattı: "Böbrek hastalığı son derece sinsi şekilde ortaya çıkıp insanın tüm hayatını etkileyebiliyor".
Böbrek hastaları arasına aniden katılanların sayısı, her geçen gün artıyor. Tansiyonda üst üste hafif yükselme, ardından son dönemde idrara fazla çıkma gibi basit belirtiler, böbrek yetmezliği gibi son derece ciddi bir hastalığın ilk sinyalleri olarak kabul ediliyor. Böbrek hastalığının tedavisi sürerken hayatı da yeniden programlamak gerekiyor. Böbrek yetmezliği, Türkiye'deki en önemli sağlık sorunların biri. Türk Nefroloji Derneği'nin yayınlarına göre şu anda böbrek yetmezliği olan hastaların sayısı 19 bini geçiyor. Vücudun su ve elektrolit dengesini sağlayan böbrekler, günlük alınan su ve beraberinde alınan minerallerin ve tuzların vücutta sabit miktarda kalmasını temin ediyor. Bunun sonucunda fazla biriken atık maddeler ise idrarla atılıyor. Dr. Jan Klod Kayuka, böbreklerin yol açtığı en büyük sorunlardan birinin yetmezlik olduğunun altını çiziyor. Birden bire ortaya çıkan bu hastalık daha sonra düzelmesi mümkün olmayan bir sorun olarak insan sağlığını etkiliyor. Akut böbrek yetmezlikleri ise daha çok kanamalar, enfeksiyon hastalıkları bazen de toksit maddelere maruz kalma sonucu ortaya çıkıyor. Bunun yanı sıra şeker hastalığı, nefrit, taşlı böbrek hastalıkları ve yüksek tansiyon da böbrek yetmezliğine neden olabiliyor. Kronik böbrek yetmezliğinin son derece sinsi bir hastalık olduğunu anlatan Dr. Jan Kod Kayuka, "Çoğu zaman hastalar bize ulaştığında hastalık ileri döneme varmış oluyor. Biz de hemen hastaya acil durumlarda diyaliz vermek durumunda kalıyoruz. Hastalar tesadüfen bu hastalıklarını öğreniyorlar. En önemli belirti; idrar yapma şeklindeki değişiktir. Özellikle geceleri birden fazla idrar yapma ihtiyacının olması veya aşırı miktarda su içme isteği gibi durumlar ilk belirtiler olabilir" diyor.
YAŞAM TARZINIZI DEĞİŞTİRİN
Böbrek yetmezliği belirli bir süreci aştıktan sonra diyalizin şart olduğunun altını çizen Dr. Kayuka, "Sadece diyaliz değil tabii ki transplantasyon, yani böbrek nakli de gerekebiliyor. Bu süreci uzatmak için diyet ve ilaçların büyük önemi bulunuyor" diyor. Diyette kişinin alacağı tuz ile protein miktarının büyük önem taşıdığını vurgulayan Dr. Jan Klod Kayuka, hastaların yaşam tarzlarını değiştirmesi gerektiğini söylüyor. Bunların başında sigarayı bırakmak geliyor. Sigaranın böbrek fonksiyonları üzerinde olumsuz etkisi, tıp dünyası tarafından artık kanıtlanmış durumda. "Sigara içilmesi, kronik böbrek hastalarında böbrek yetersizliği gelişmesini hızlandırır. Ayrıca, bu hastalardaki en sık ölüm nedeni olan kardiyovasküler hastalıkların oluşma riskini artırır. Bu nedenle sigaranın bırakılması konusunda hekimlere büyük sorumluluk düşmektedir" diyor.
Bol bol su içmeyi ihmal etmeyin
* Her gün 2 litreden fazla sıvı tüketilmeli. İdrar üretimi ise, 2 litre civarında olmalıdır. Maden suyu, kaynak suyu ve tesisat çeşme sularını, ot çaylarını tercih edin. Alkol, kola, aşırı tatlı içecekler ve aşırı sütten kaçının. Kahve ve uyarıcı maddeler bu amaçla içilemez.
* Spor yapanların daha fazla sıvı alması gerekir. Özellikle spor, terleme ve güneş banyoları yoluyla kaybedilen sıvının, yeterli miktarda sıvı alınması yoluyla dengelenmesine dikkat edin.
* Geceleri tuvalete çıktıktan sonra bir şey içmeyi unutmayın.
* Beslenmenizde çeşitli vitaminler yönünden zengin bir mönü kullanın. Süt ve süt ürünleri gibi kalsiyum içeren ürünleri abartmadan yiyin. Ispanak, pancar gibi sebzeleri azaltın.
* Bol bol dans edin. Düzenli vücut hareketleri ile yeni böbrek taşı oluşumundan vücudunuzu koruyun.
* Soğuk algınlığına dikkat! Ayaklarınızı ve böbrek bölgenizi sıcak tutun. İdrar yaparken yanma, sık idrar, kasık ağrısı, bel ağrısı, ateş, titreme, üşüme olursa derhal üroloğa görünün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder